oy verme

Meanings of "oy verme" in English Turkish Dictionary : 8 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	oy verme	voting n.
This has to do with our voting procedures and so on. Bu bizim oy verme prosedürlerimizle de ilgili. More Sentences
General
2	General	oy verme	polling n.
We have to keep in mind that last year polling day itself was relatively calm. Geçen yıl oy verme gününün nispeten sakin geçtiğini unutmamalıyız. More Sentences
3	General	oy verme	voting n.
Usually, when voting time starts at midday it lasts for an hour. Genellikle oy verme zamanı öğlen başladığında bir saat sürer. More Sentences
Politics
4	Politics	oy verme	voting n.
Thirdly, the voting age needs to be reduced. Üçüncüsü, oy verme yaşının düşürülmesi gerekmektedir. More Sentences
General
5	General	oy verme	balloting n.
6	General	oy verme	the polls n.
7	General	oy verme	poll n.
Politics
8	Politics	oy verme	poll n.

Meanings of "oy verme" with other terms in English Turkish Dictionary : 67 result(s)

	Category	Turkish	English
Politics
1	Politics	oy verme davranışı	voting behaviour n.
The House has displayed little professional expertise in its voting behaviour. Meclis, oy verme davranışında çok az profesyonel uzmanlık sergilemiştir. More Sentences
General
2	General	oy hakkı verme	enfranchisement n.
3	General	açık oyalamada lehte oy verme	acclaim n.
4	General	oy verme hakkı	franchise n.
5	General	oy verme hakkı	enfranchisement n.
6	General	oy verme hakkı	voting right n.
7	General	oy verme hakkı	right of voting n.
8	General	oy verme karşıtlığı	abstentionism n.
9	General	oy hakkı verme	affranchisement n.
10	General	oy verme hakkı	affranchisement n.
11	General	oy verme hakkını elinden alma	disenfranchisement n.
12	General	oy verme hakkını elinden alma	disenfranchisement n.
13	General	oy verme süresini uzatmak	extend polls v.
14	General	oy verme hakkı elinden alınmış	disenfranchized adj.
15	General	oy verme hakkı elinden alınmış	disenfranchised adj.
16	General	önce oy verme ayrıcalığı bulunan	prerogative adj.
Idioms
17	Idioms	(oy verme sırasında) evet diyenler	all in favor expr.
Trade/Economic
18	Trade/Economic	güvenle oy verme	voting trust n.
19	Trade/Economic	oy verme hakkı	voting right n.
20	Trade/Economic	vekaleten oy verme	voting by proxy n.
21	Trade/Economic	hisse sahiplerinin oy verme haklarını küçük bir gruba devrettikleri sözleşme türü	voting trust n.
Law
22	Law	oy verme özgürlüğü	the right to vote n.
Politics
23	Politics	birden fazla oy verme	plural voting n.
24	Politics	bir partinin ilan ettiği tüm adaylara oy verme	straight ticket n.
25	Politics	birden fazla adaya oy verme	cross voting n.
26	Politics	genel oy verme yetkisi	universal suffrage n.
27	Politics	gizli oy verme usulü	secret ballot n.
28	Politics	genel oy verme yetkisi	universal adult suffrage n.
29	Politics	genel oy verme yetkisi	general suffrage n.
30	Politics	genel oy verme yetkisi	common suffrage n.
31	Politics	karşı oy verme	black-balling n.
32	Politics	kadınların genel seçimlerde oy verme hakkı	woman suffrage n.
33	Politics	muhalif oy verme	black-balling n.
34	Politics	oy verme hakkı	right of voting n.
35	Politics	oy verme hakkı	enfranchisement n.
36	Politics	oy verme hakkı	right to vote n.
37	Politics	oy verme yeri	polling station n.
38	Politics	oy verme kabini	voting booth n.
39	Politics	oy verme kabini	polling booth [uk] n.
40	Politics	oy verme kabini	polling booth n.
41	Politics	oy verme hakkı	elective franchise n.
42	Politics	oy verme hakkından yoksun bırakma	disfranchisement n.
43	Politics	oy verme davranışı	voting behavior n.
44	Politics	sadece erkek vatandaşların oy verme hakkının olması	manhood suffrage n.
45	Politics	stratejik oy verme	tactical voting n.
46	Politics	tercihli oy verme	preferential voting n.
47	Politics	yokluğunda oy verme	absentee voting n.
48	Politics	insanların seçimlerde oy verme tercihlerini inceleyen kimse	psephologist n.
49	Politics	insanların seçimlerde oy verme tercihlerini inceleyen bilim dalı	psephology n.
50	Politics	eyalette oy çokluğuyla seçilen adayın eyalet adına oy verme yetkisine sahip olduğu seçim türü	unit rule n.
51	Politics	oy verme kabini	booth n.
52	Politics	oy verme gibi vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmış insanlar	the disenfranchized n.
53	Politics	oy verme gibi vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmış insanlar	the disenfranchised n.
54	Politics	seçmenin adayları kendi kriterlerine göre sınıflandırdığı bir oy verme sistemi	preferential system n.
55	Politics	el kaldırarak oy verme	show of hands n.
56	Politics	gönülden geçen aday yerine kazanma şansı en yüksek olan kötünün iyisi adaya oy verme	strategic voting n.
57	Politics	gönülden geçen aday yerine kazanma şansı en yüksek olan kötünün iyisi adaya oy verme	strategic voting n.
58	Politics	oy verme haklarını almak	disfranchize v.
59	Politics	oy verme hakkından yoksun bırakmak	disfranchize v.
60	Politics	oy verme haklarını almak	disfranchise v.
61	Politics	oy verme hakkına sahip olmak	carry the right to vote v.
62	Politics	oy verme hakkından yoksun bırakmak	disfranchise v.
63	Politics	(birleşik krallık, avustralya ve yeni zelanda'daki seçim siyasetinde) insanların oy verme davranışlarında meydana gelen küçük bir değişimle bölgede kazanan milletvekili sayısında fark oluşan	marginal adj.
64	Politics	oy verme hakkı elinden alınmış	disfranchised adj.
65	Politics	kadınların oy verme hakkını elde etmesinden sonra kamu işlerinde daha büyük roller alabilmeleri için abd'de kurulan kar amacı gütmeyen bir kuruluş	lwv (league of women voters) abrev.
Informatics
66	Informatics	elektronik oy verme	online voting n.
History
67	History	eski ingiltere'de oy verme hakkı ev sahibi olmasına bağlı olan kişi	pot walloper n.